Program, Victoria and Albert Museum (V&A) iş birliğinde geliştirilen eserleriyle dikkat çekerken, hem geçmişe hem de geleceğe yönelen bir bakış sunuyor. Hong Konglu sanatçılar Phoebe Hui ve Chris Cheung (h0nh1m) ile Şanghaylı Lin Fanglu’nun işlerine ev sahipliği yapan bu seçki, çağdaş sanatı otel misafirleriyle rastlantısal bir şekilde buluşturuyor — merak duygusuyla, sessiz ama derin bir etkiyle.
Phoebe Hui’nin 56 metrekarelik anıtsal enstalasyonu, otelin cephesinde ayın evrimini belgeliyor. Lazerle işlenmiş alüminyum plakalar, 17. yüzyıl astronomik çizimlerden bugünün açık kaynaklı verilerine kadar ay görüntülerini taşıyor. “Lunar Rainbow”, yalnızca görsel bir iş değil; ayın direnciyle hayatta kalma umudunu buluşturan bir meditasyon. Işıkla oynayan bu iş, belirli bir açıdan bakıldığında bütünleşerek ziyaretçiye sürprizli bir görsel deneyim sunuyor.
The Peninsula’nın zarif lobisinde yer alan “She’s Bestowed Love”, tekstil sanatçısı Lin Fanglu’nun kırmızıdan inşa ettiği anıtsal bir duvar. Kadınsı gücün ve korunmanın bir alegorisi olarak kurgulanan eser, doğumun çevresel halkaları gibi şekilleniyor. Yunnan’daki Bai halkının geleneksel tekniklerinden esinlenen Fanglu, mitolojiden ödünç aldığı Gaia’nın ruhuyla günümüz kadınının çok katmanlı yolculuğunu yorumluyor. Bu iş, The Peninsula’daki gösteriminden sonra V&A South Kensington’da 2025 sonbaharında açılacak “Chinese Contemporary Studio Crafts” sergisinin yıldız parçası olacak.
Otelin ikonik alanlarından The Verandah’da yer alan “The Flow Pavilion”, Zen bahçesinin dijital çağda yeniden yorumlanışı gibi. Kinetik bir küre, özel dokunmuş ipek halının üzerinde kayarken izleyiciler hem meditatif bir yolculuğa davet ediliyor hem de teknolojinin içselleştirici tarafıyla tanışıyor. Cheung’un kendi beyin dalgalarından aldığı verilerle yön verdiği bu deneyim, kadim farkındalık pratiklerini bugünün kodlarıyla yeniden yazıyor.
The Peninsula yalnızca bir sergiye ev sahipliği yapmıyor; konuklarını sanatın farklı halleriyle buluşturan özgün deneyimler sunuyor. The Lobby’deki işlerden ilhamla hazırlanan özel tatlılar, sanatsal kokteyller, matcha mochi’li çay seremonileri ya da sanatla eşleşen konaklama paketleri… Tüm bunlar, otelin çağdaş sanatı lüksün içine nasıl örebileceğinin örneği. Her detay, hem estetik hem düşünsel bir karşılaşma yaratmayı hedefliyor.